Instagram Icon
X Icon

Deniz Gibi

İnsanoğlu hangi ara kaybetti esnekliğini bedeninin ve ruhunun...

Ne ya da kim geri durdurttu bedeni, salınarak eğilip bükülmekten. ​Bir düzlemde ayakta kalmak nasıl da yormuş...

Ruhunu, bir salıncağın gel gitleri gibi duygudan duyguya ​koşmaktan alıkoyan ne olmuş?

Baktığının, gördüğünün çok ötesinde olduğunu unutturan hangi ​güçmüş...

Salınalım, durup düşünelim, devinelim, dalgalanıp durulalım diye,

Deniz gibi.

Düşünür

Yazar

Dertlenir

Dert Dinler

Çare Arar

Hak Savunur

Yaşama Tutkun

Sea Wave Background

Adı gibi, bir dalgalı bir sakin.

Fırtınası beter,sütliman hali tadından yenmez.

BLOG / YAZILAR

Devinim

İzlendiğini hissetmek nasıl da katılaştırdı ​ruhlarımızı ve bedenlerimizi. Kim, hangi güç ​içimizden geldiği gibi salınarak eğilip bükülüp ​dans etmemize engel oldu mesela? Hadi ​kapatın gözlerinizi, etrafınızdakiler ...

Dağ Keçisi ve Kadın

Bern ve İstanbul… İki dünya güzeli şehir. Bu ​iki şehrin adıyla anılan iki uluslararası ​sözleşme… Biri yaban hayatı ve doğal ​yaşama ortamlarını, diğeri de kadınları ​korumak ...

Tek Başınalık

Şimdilerde yine açıldık. Kapanmışlığın bizleri ​çok boğduğunu düşünsek de, aslında içe ​dönüşümüzün tatlı rehavetine ve ​ben’lerimizle olan yakın ilişkimize alışmıştık.

Bilinmeli mi Bilinmemeli mi

“Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; ​sormazsan biliyorum.”*

Nefes

Dünyanın kaybettiği buymuş meğer… bir ​virüs geldi ve insanları bir nefese muhtaç ​etti.. virüs ile sarsılan beden nefes almakta ​zorlanıyor. nefes için çırpınıyor, sonunda bir ​makina...

Köklerin Sonsuzluğu

Yüzlerce yıl etrafınızdaki her canlıya kucak ​açtığınızı düşünsenize. Nefes olduğunuzu, ​can olduğunuzu. Sizin dışınızdaki canlıların ​varlıktan ...

DİLE GELENLER

Elbette çiçeklenecek... Eğmeyecek başını, teslim olmayacak gövdesini saran boşluk hissine, ​çiçek açacağı ana kadar. Hazırlanırken baharına, ılık bir rüzgarı, sımsıcak ısıtacak güneşi hayal ​edecek. Gövdesi çıplak ve savunmasız da olsa şimdi, renge bulanacağı an, bir bakmış gelecek! ​Bu döngü hiç bitmeyecek.... Ha ağaç, ha insanoğlu; hiç bitmeyecek.

Belki de harika bir gülüşün vardır ama bu gülüş senin hafif ve “en iyi ihtimalle” flörte açık bir ​kadın olduğuna delalet edecektir.. Oysaki sen o gülüşü hayatı çok sevdiğinden kuşanmışsındır... ​Kalkan etmişsindir tüm zorluklara... Belki de ne zorluklarla tutmaktasındır hayatında, dünyanın ​pisliğine inat... Neşeli, hayat dolu, her erkeğin hakkı kadar gezen bir kadınsan her tür kötülüğe ​uğramaya baştan rıza vermişsindir... Kadın olmanın bu kadar cezalandırıldığı bir coğrafyada ​yaşadık ama nefes alamadık hiç....

Seni pamuklara sardım küçük tohumum.Çimlenmen için gerekli koşulları sağlamaya çalıştım ​sonra... Oksijen gerekliydi,yani özgürce gelişmen, hırsların ördüğü duvarlar arasında ​sıkışmadan, başka tohumlarla karşılaştırılmadan, gönlünce hareket etmen belki de bazen ​durman... Sıcaklık gerekliydi, hiçbir şiddetin, istismarın soğukluğuna maruz kalmaman... Ve su ​gerekliydi, büyümene engel olacak hiçbir açlığı susuzluğu yaşamaman; ne fiziksel ne ruhsal... ​Ve sonra sardığım pamuklardan çıkacaksın, başka bir ortamda, toprağında boy vermeye ​devam edecek filizlerin, büyüyeceksin... O pamuklara sarıldığın günlerin, geleceğin sağlam ​köklenmiş bireyi olmanı sağlayacak... Çocukları pamuklara saralım... Ne olur❤️

Uzak bir ülkede gül yüzlü, güzel gülüşlü bebekler varmış. Bu bebekler nasıl bir coğrafyada ​doğacaklarını seçemedikleri için, birlikte doğdukları gen hastalığına yenik düşebilme ​ihtimallerine hayret ederlermiş.. Konuşamadıkları için gözleriyle sorarlarmış, neden? diye... Ve ​bu ülkede koca koca insanlar varmış, kendileri hastalansa çare olabilecek her yönteme koşa ​koşa varmak isteyeceklerine emin olduğumuz koca insanlar...


Bebekler herşeye rağmen gülücükler saçarken, öyledir onlar çünkü; ailelerinin gözlerinin feri ​sönük, acıtıcı bahanelerin yaktığı yürekler yorgunmuş...

Kalp yorgunları diyarı... Bebeklerini yaşatamayan...